Tıp dilinde yenidoğan (perinatal) asfiksisi olarak adlandırılan oksijen yetersizliği, bebekte birçok sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Anne babalar, bebeklerinin doğumunu heyecanla bekler. Peki ya doğumda terslik olur da bebek oksijensiz kalırsa? Böyle bir problem ortaya çıktığında ne yapmak gerekir? Bebeğin hayatı tehlikeye girer mi?
Bebeğin doğum öncesi ve sonrasında oksijensiz kalmasının birçok nedeni vardır. Ancak günümüzde teknolojik açıdan geliştirilen aletlerle, bebeğin oksijensiz kaldığı önceden saptanıp, riskler en aza indirgeniyor.
Yenidoğan asfiksisinin nedenleri
Bunları 5 grup altında toplamak mümkündür.
- Doğum eylemi sırasında kordonun sıkışıp kanın aniden kesilmesi.
- Plasentanın erken ayrılması sonucu bebeğe oksijen geçişinin ani olarak azalması.
- Annedeki hipotansiyon (düşük tansiyon) gibi bazı hastalıklar nedeniyle kanın anne karnındaki bebeğe daha az gitmesi.
- Normal doğum eylemi sırasında ortaya çıkabilen geçici asfiksinin çocuk tarafından telafi edilememesi
- Akciğerlerde solunum işlevinin yerine getirilememesi.
Asfiksik doğan bebekte görülen problemler
Bebek iki tür asfiksi ile doğar. Bunlar; hafif derecede (mavi veya mor asfiksi) ve şiddetli asfiksidir (beyaz – soluk). Bebek mavi asfiksiyi kendi başına yenebilir. Beyaz asfiksi maviye oranla daha tehlikelidir.
Beyaz asfiksiyle doğan bebeklerde ise ciddi bazı problemler görülebilir:
- Beyinde görülen hasarlar: Bunlar her türlü duyu organında meydana gelebilecek bozukluklar olabildiği gibi, aynı zamanda çocuğun spastik olmasına da neden olabilecek hasarlardır.
- Kardiyovasküler sistem rahatsızlıkları: Kalp – damar sistemini ilgilendiren bozukluklar ortaya çıkabilir. Taşipne (Sık nefes alma), karaciğerde büyüme gibi konjestif kalp yetmezliğine bağlı belirtiler ve böbrek fonksiyonlarında bozukluklar da meydana gelebilir. Böbrek fonksiyonlarındaki sorunlar, çok hafif geçici idrar yapamama bozukluğundan, daha ağır renal yetmezliklere kadar ilerleyebilir.
- Karaciğerde fonksiyon bozukları
- Mide bağırsak sisteminde bazı rahatsızlıklar
- Beyinde meydana gelen problemler: Bu durumda bebek genellikle ağrı, his vb. gibi uyarılara karşı duyarsızdır. Refleksleri baskılanmıştır. Hareketlerinde bir azalma vardır.
- Travmatik doğumlar: Yaralanmalar ile biten doğumlar olabilir. Kafatası kırığı, beyin zarı altında kanamalar ve hematomlar (kan toplanması) meydana gelebilir. Bu tür problemleri olan bebeklerde epilepsiye benzer belirtiler görülür.
Doğumun nasıl gerçekleşeceği hangi kriterlere bağlı?
Yenidoğanda, doğum öncesi gelişme bozukluğuna ya da annedeki herhangi bir hastalığa bağlı bir oksijen yetersizliğinin geliştiği saptandığında öncelikle bebeğin akciğerleri incelenmelidir. Eğer akciğerleri dışarıda nefes alabilecek kadar gelişmişse sezaryenle doğum öne alınır. Çünkü asfiksi durumlarında annenin sağladığı oksijen çocuk için yeterli değildir. Doğum esnasında bir asfiksi saptanırsa, acil olarak sezaryene geçilir ve çocuğun bir an önce bulunduğu kötü ortamdan çıkarılıp oksijenin bol olduğu bir dış ortama getirilmesi sağlanır.
Son dakika
Anne adayı, doğum sırasında kardiyotopograf denilen bir-alete bağlanır. Bu alette annenin kasılmaları izlenir, bebeğin kalp atımı dinlenir ve bebeğin, doğum esnasında oksijensiz kalıp kalmadığı takip edilir. Oksijensiz kaldığı durumlarda bebeğin kalp ritminde önce aşırı bir artma daha sonra da aşırı bir düşme meydana gelir. Normalde kalp ritmi dakikada 120 – 140 arasında seyrederken, 180’e çıkmaya başlar. Bu şekilde bebek oksijen eksiğini telafi etmeye çalışır. Ancak oksijensizliği telafi edemeyecek duruma geldiğinde kalp atımları da 80 – 90’lara düşmeye başlar.
Doğal korunma
Normalde kan tüm vücudu dolaşarak oksijenin bütün organlara dağılmasını sağlar. Ancak bebek oksijensiz kaldığında ve kan çevre dokulardan çekilmeye başladığında, oksijen; kalp, beyin, böbrek ve karaciğer gibi önemli organlarda yoğunlaşır. Bu sayede bebeğin hayati organları çevre dokulardan çekilen kanın getirmiş olduğu fazla oksijenle kendini korur.
Sağlıcakla Kalın.
Daha Fazlasını Keşfedin