Diş çürümesi özellikle çocuklarımızda çok yaygın olarak görülüyor. Genel olarak Türkiye’nin ağız ve diş sağlığı durumunu incelediğimizde şunu gözlemleriz; diş çürükleri ve dişeti hastalıkları önemli bir halk sağlığı problemidir. Çünkü bir hastalığın toplum içinde yaygınlığı yüzde 80 – 90’lara çıkmışsa, söz konusu hastalık o toplum için önemli olmalıdır. Özellikle çocukların süt diş dizisi ve sürekli diş dizisine baktığımızda, ağız hastalıkları konusunda ortalama yüzde 88’lerde bir yaygınlık görürüz. Yani ilkokula başlarken 10 çocuktan 8’inin ağzında çürük vardır. Bu tablo yavaş yavaş gelişir ve ilkokulu bitirirken, ortalama 10 yaş grubunda yaygınlığı yüzde 80’e yaklaşır.
Ortaokulu bitirirken tablo daha da kötüleşir. Burada, dişeti sağlığı açısından da aynı şey söz konusudur. Bütün bu veriler diş hekimlerini şu noktaya götürür; Türkiye’de ağız diş sağlığı ülke düzeyinde iyileştirmek isteniyorsa, ilköğretim çağı çocuklarına yönelmek gerekir. Bu durumda yapılacak işlem, ağız diş sağlığı konusunda çocuklarımıza sağlıklı alışkanlıklar kazandırmak; doğru ve iyi şeyler anlatmak değil, onun öğrenilmesini sağlamaktır.
Bütün bunların yanında, diş çürümesine eğilimli olan kişilerde beslenmeyle ilgili bazı noktalara dikkat edilmesi, bizi sağlıklı ağız ve diş sağlığı olan nesillere götürecektir. Aileyle desteklendiği takdirde, okullar bunun için çok uygun ortamlardır.
Diş temizliğinde ailelerden destek şart
Diş çürüğüyle mücadele konusunda; gerek yaygınlığını, gerekse kişilerin ağzındaki şiddetini azaltmak ve dişeti hastalıklarını önlemek için, önlemler birkaç noktada toplanmalıdır. Burada başlıca ağız ve diş sağlığı konusunda eğitim verilmesi, bu eğitimin mutlaka çocuk tarafından öğrenilmesinin sağlanması ve bunun aile tarafından desteklenmesi gerekir.
Ağız ve diş sağlığını korumaya yönelik bir eğitimde, mutlaka düzgün ve yeterli fırçalamayı kapsama almak gerekir. Özellikle çocuklar ağızlarını ve dişlerini kaplayan mikrop tabakasını görünce, düzgün ve yeterli fırçalama çabasına gireceklerdir. Özellikle 9 – 10 yaşına kadar olan çocukların somut olarak bazı şeyleri kavramasını istiyorsak, örneklerle hareket etmemiz gerekir. Eğer çocuğun dişleri, çürümeye yönelik yüksek bir eğilim göstermeyen grupta ise, haftada bir florlu gargara yapması yeterli olacaktır.
Bunun yanında beslenmede de dikkatli davranılarak, ağız ve diş sağlığı büyük ölçüde korunmuş olur. Yüksek çürük eğilimi gösteren kişilerde, diş çürükleri oluşumu oldukça yaygındır. Ülkemizde, yüzde 10 ile 15 oranları arasında yüksek çürük eğilimli kişilerin bulunduğu görülmektedir. Yani burada çocuklar dişlerini fırçalasalar da, birtakım önlemlere dikkat etseler de, diş çürüğünün önü diğerlerinde olduğu gibi kolaylıkla alınamaz. İşte böyle durumlarda bu kişilere daha farklı koruyucu önlemler almak gerekir.
Bir diş çürüğünün oluşması demek; dişin çürümeye eğilimli olması, diş ve çevre dokularında mikrop tabakasının bulunması, karbonhidratlı maddelerin belli bir süre ağızda kalarak asit oluşturması ve diş minesinde bozukluk yaratması anlamına gelir. Diş çürüğü kısa bir sürede oluşmaz, bunun için belli bir zaman gerekir. Çünkü ağızda bir savunma gücü vardır. Bakteri plağının içindeki mikroplar asit oluştursa da, ağızda bulunan tükürük ve içerdiği flor gibi maddeler, dişin o çözülmüş bölgesine yerleşerek bir savunma gücü oluşturur.
Dişler çürük oluşturmaya eğilimliyse, şekerden uzak durulması önerilebilir
Diş çürüğünün her kişide değişik oluşum sebepleri vardır. Bu nedenle karbonhidratların, şekerlerin, unlu maddelerin alınması, diş çürüğüyle mücadelede önemli bir noktadır. Ama tek başına ön plana çıkarılmaları da yanlış olur. Ağızda hangi etken faktörlerin diş çürüğüne yol açtığını, diş hekimleri bazı testler yaparak ortaya koyabilirler. Özellikle çürüğe eğilimi olan, ağız hijyeni iyi olmayan çocuklarda, şekerli içecekler diş çürüğüne olan eğilimi artırabilir. Acaba böyle durumlarda mutlaka şekersiz içecekler mi tavsiye edilmelidir?
Burada olayın bireysel düzeyde ele alınması gerekir. Örneğin; karşınızda çürüğe yatkın bir çocuk var. Diş hekimi ve çocuk doktoru birlikte hareket ederek, çocuğun çürük profilini çıkarmalı ve bir sonuca varmalıdır. Mesela, çocuğun dişlerinde yeni çürük oluşmuyorsa, normal içecekler de kullanabilir. Fakat, eğer çocuğun dişleri kolaylıkla çürük oluşturabiliyor ve bütün önlemlere karşı bir yanıt vermiyorsa; diş hekimiyle çocuk doktoru birlikte hareket ederek, tavsiye edecekleri ürünün (eğer şekersiz olarak piyasada varsa) şekersiz olmasını tercih etmeleri düşünülebilir.
Burada şekerli maddelerin yerine kullanılan iki tip madde vardır. Bunlar, şeker alkolleri dediğimiz ksilitol ve mannitol gibi ürünlerdir. Çikletlerde bunlardan çok vardır. Bunların çürük yapıcı özellikleri yoktur ve kalorileri de aynıdır. Yani ksilitollü bir çiklet çiğnendiğinde de şeker alınır ve gramında 4 kalori vardır. Özellikle büyüme çağında bir çocuğun şekere ihtiyacı vardır. Çünkü sinir ve beyin hücrelerinin kullandığı tek seçici enerji tipi glikozdur.
Dolayısıyla, çocuğun “beslenmesinde bir faktörü tek başına ön plana çıkartıp, diğerlerini baskı altına almak doğru olmaz. Eğer bir çocuk ya da erişkin diş çürüğü açısından koruyucu olarak yönlendirilecekse; ağzında koruyucu olabilecek dişlerini düzgün temizlemesi, florlu macun kullanması, tükürüğünün tamponlama kapasitesini artırmak için ağız gargarası kullanması önerilmeli ya da öğretilmelidir.
Sağlıcakla Kalın.
Keşfetmeye Devam Edin: İlgili Bağlantıları Kullanın