Çocuğumun ilerleyen yaşamında daha zeki olması için neler yapılmalı ben ne yapmalıyım diye bir çok kez kendimize sormuşuzdur. Her anne baba, çocuğunun zeki olmasını ister. Bu nedenle de çocuğuna harfleri ve rakamları bebeklikten itibaren öğretmeye çalışır. Oysa son yıllarda, bilim adamları bu yaklaşımların yanlış olduğunu ve çocuğun zeka gelişimi üzerinde hiçbir etkisi olmadığını savunuyor.
Sabahın ilk saatlerinde bebeğiniz gözlerini açarak önce yüzünüze bakıyor. Bir süre onu yatağındayken seviyorsunuz. Sonra, kucağınıza alıp, sıkıca göğsünüze bastırıyorsunuz. Eminiz bu sahne birçoğunuza tanıdık geliyor ve belki de siz bunu her gün defalarca yaşıyorsunuz. Peki, hiç bebeğinizi kucağınıza aldığınızda ve onun yüzünü göremediğinizde, aklından neler geçtiğini düşündünüz mü?
Beynin işleyişi Her defasında bebeğinizi sevgi ile kollarınıza aldığınızda, onun cildinde, gözlerinde ve burnunda bulunan sinir hücreleri, beynine sinyaller gönderiyor. Beyin ise, annenin kollarında mutlu olduğunu algılıyor. Annenin sevgi dolu sözcükleri, bebekte milyarlarca siniri uyarıyor. Böylece beyin bölmelerindeki kan dolaşımı artıyor ve beyin gelişerek olgunlaşıyor. Daha bebek anne karnındayken, ona milyonlarca sinir yükleniyor.
Dünyaya geldikten sonra ise, sinir hücreleri birbirleriyle iletişime geçerek beyindeki asıl görevlerini yapıyorlar. Sinir hücrelerinin, kalp atışı ve nefes alıp verme gibi yaşamsal fonksiyonları, zaten doğumda gelişmiş oluyor. Böylece, güzel duyguların yanı sıra, bebeğiniz sizin ya da babasının yüzünü, sesinizi ve onunla ilgilenme biçiminizi beynine kaydediyor.
Çocuğunuzun zekasını geliştirmek elinizde
Tüm bunlar düşünüldüğünde, bebeğin zekasını geliştirmek için anne babanın etkili olabileceği ortaya çıkıyor. Ancak, anne babalar zeka gelişiminin, çocuğun daha bebeklikten itibaren harf ve rakam yazan kartları görmesiyle, erken yaşlarda okuyup, yazmasıyla mümkün olacağına inanıyorlar. Aslında zeka gelişiminde etkin bir faktör olduğu düşünülen ve yıllar boyu pedagoglar tarafından önerilen; oyuncaklar ve yazılı kartlar, bilim adamları tarafından artık desteklenmiyor. Onlara göre; bu yöntem ile yetişen çocuğun, zeki olacağı kesin değil.
Çocuğun zekasını aslında duygular geliştiriyor. Çocuğun günlük problemleri çözebilmesi; sayıları ve harfleri tanımasından değil duygusal tecrübelerinin olmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle, bebekte zeka gelişimini sağlamak için anne babanın onunla doğru bir iletişim kurması gerekiyor.
Nasıl bir iletişimin kurulacağı ise 5 ana grupta toplanıyor”
1 – Ne kadar iletişim, o kadar zeka
Bir bebek, ne kadar çok okşanırsa, dokunulursa ve kollarda taşınılırsa, o kadar sağlıklı büyüyor. Bu temasın, çocuğun zeka gelişiminde büyük bir etkisinin olduğunu unutmayın. Günümüzde artık beynin merkezinde görme, konuşma ve duyma sinirlerinin birbirinden bağımsız olmadığı, aksine bunların yakın ilişki içinde bulunduklarını biliyoruz. Bebek, her defasında beynini bir şeye yoğunlaştırdığında, sinir hücreleri yeni ilişkiler kuruyor. Aynı zamanda, bu ilişkilerin yoğunluğu, bir insanın ne kadar zeki olduğunu gösteriyor. Unutmayın, bebekler sevgi göremediklerinde içlerine kapanıyorlar. Bu durumda, beynin bölümleri işlemlerini sağlıklı yapamadığından, beyin gelişemiyor. Yani, sinir hücrelerinin birbiriyle bağı kopuyor.
2 – Sevgi sözcükleri zeka kaynağı
Bebeğinizi kollarına alarak ve onunla konuşarak zekasını güçlendirebilirsiniz. Anne, bebeği ile konuşurken, bebek söylenen her kelimeyi beynine kaydediyor. Bu bulgunun arkasından bilim adamları, radyo ve televizyon seslerinin de bebek üzerinde aynı etkiyi yaratıp yaratmadığını merak ederek araştırmışlar. Deneyde duyabilen, ancak aileleri sağır olan bebekler kullanılmış. Ne yazık ki, bu deney başarısız olmuş. Saatlerce süren uğraşa rağmen, bebekler anadillerine ait bir kelimeyi bile öğrenememişler.
Duygular olmadan sadece sözlerin varlığını, öğrenmek için yetersiz buluyor. Çocuk, televizyonda 2 kişinin konuşmasını duyuyor. Konuşma sırasında, biri diğerine “Seni seviyorum” diyor, “Sevgi” kelimesinin ne demek olduğunu bilmeyen çocuk, bu kavrama anlam veremiyor. Ancak, anne bebeği kollarına alıp şefkatli bakışlarla ona “Seni seviyorum” dediğinde, bebeğin bu kavramı anlaması çok daha kolay oluyor. Çünkü bebek, bu cümleyi aynı zamanda yaşıyor. Tabii ki bebeğinizle gereksiz konuşmalar yapmamalı, onunla anlamlı kelimelerle iletişim kurmalısınız.
3 – Tekrar ederek öğretmek
Küçük çocukların ve bebeklerin, tecrübeleri hafızalarına kaydedebilmeleri için, bunların kimi zaman yüz kereden fazla tekrar edilmesi gerekiyor. Bu durum, yetişkinler için biraz zor olsa da, tekrarlar öğrenmeyi hızlandırıyor.
4 – Tek başına bir şeyler yapmak
Küçük çocuklar, bazı şeyleri tek başına yapmayı öğrenmedikleri sürece, çaresiz kalıyorlar. Örneğin: bir bebek kendisinden 20 cm. uzaklıkta bulunan topa ulaşmak için çaba harcıyor. Ancak tam ulaşacağı sırada annesi topu ona uzatıyorsa, bu ödül bebeğin hoşuna gitmez. Belki de bu hoşnutsuzluğunu, duruma çok öfkelenerek ve ağlayarak belirtir. Çünkü amacını kendi gerçekleştirememiştir. Çocuğun küçüklükten itibaren bir şeyleri tek başına yapabilme becerisini kazanmasının, onu yaşama hazırladığını, böylece de çocuğun anneye yardım ederken kendi gücünü fark edebilir.
5 – Fazla oyuncağa hayır!
Bebeğiniz en küçük şeyleri bile hayretle karşıladığında, siz de ona katılın ve sanki bu olayı ilk defa yaşıyormuşsunuz gibi davranın. Örneğin. güneş ışıkları odaya vurduğunda gölgenin oluşması, yağmur sonrası sokaklarda çamur birikintilerinin meydana gelmesi ya da bir bardak sütün masaya döküldükten sonra yere damlaması. Tüm bunlar fizik kuralları ile ilgili bilgiler…
Ve aslında hayatımızı çevreleyen değerli bilgiler. Çünkü bu bilgiler bize, yaşam kurallarını yaşayarak öğretiyor. Bu nedenle, çocuğunuzun bunu ilk defa sizinle yaşayıp öğrenmesi, aranızdaki iletişimi kuvvetlendirmeye de yardımcı oluyor. Bütün bunların yanında çocuğunuzun mutlaka oyuncaklara da ihtiyacı var. Çocuğunuza çok fazla oyuncak almanız da pek doğru değil. Onların gelişmiş modern teknoloji ile birlikte gelen oyuncaklara sahip olmaları, zekalarını ve hayal güçlerini geliştirmiyor. Aksine, bu durum hayal güçlerinin zayıflamasına bile neden oluyor. Bu nedenle, çocukları oyuncakla oyalamak yerine, onlara daha fazla zaman ayırmak ve ilgi göstermek en doğrusu.
Sağlıcakla Kalın.
Yolculuğa Hazır Mısınız? İlgili Bağlantılara Göz Atın