İlerleyen yaşına rağmen geceleri yatağını ıslatan birçok çocuk bu durumdan utanç duyar. Geceleri yatağını, ilerleyen yaşlarına rağmen ıslatan çocukların sayısı yadsınamayacak kadar yüksektir. Bu çocukların tedavisi için, öncelikle bir doktorun yardımı alınmalıdır. Ancak ailenin çocuğa karşı tutumu da tedavi için büyük önem taşır. Yatağını ıslatan çocukların günün birinde kuru olarak uyanmaları hem aile hem de çocuk için tarifi imkansız bir mutluluktur. Artık bir kabus gibi geçen ve sabaha karşı çarşafın değişmesiyle son bulan geceler geride kalmıştır. Ne var ki, bu kabusun bir mutluluğa dönüşmesi o kadar kolay değildir, sabır gerektirir.
Organik maddeler İstatiksel olarak bakıldığında altını ıslatan çocukların yüzde 10’undan azında organik sebeplere rastlanır. Bu çocukların idrar yollarında genelde doğuştan gelen bir anomali bulunur. Bu durum iltihaba sebep olur ve dolaylı olarak da altına yapmaya yol açar. İdrar yollarında yapı bozukluğu bulunan çocuklar, çoğunlukla gündüzleri de altlarını ıslatırlar. Fakat bu durum, altını ıslatma korkusuyla sık sık tuvalete gitmeyi alışkanlık haline getiren çocuklarda pek fark edilmez. Bununla beraber düzenli olarak geceleri yatakları da ıslanır. Bu çocukların durumu, altını ıslatan diğer çocuklardan farklı bir tedaviyi gerektirir.
Enurezis Nocturna
Altını ıslatan her çocuğun bedensel muayeneden geçirilmesi ve altını ıslatma sebebinin araştırılması gerekir. Fiziksel bir bulgunun elde edilemediği durumlarda geceleri altını ıslatmadan, yani “enuresis nocturna” dan söz edilir. Diğer bir kriter de; çocuğun en az 5 yaşında veya daha büyük olması ve ayda 2 kere veya daha fazla altını ıslatmasıdır. Bu durumda altını ıslatan çocuklar 2’ye ayrılır:
Primer enuresis: Bu gruba giren çocuk, ya 6 aydan beri altını ıslatmaktadır ya da hiçbir zaman altına yapma alışkanlığından vazgeçmemiştir.
Sekunder enuresis: Çocuk, bir süre normal gelişim gösterdikten sonra, bir gecede, aniden altına yapmaya başlar. Altını ıslatma sorunu aslında irsi olabilir. Anne baba bu durumu aile içinde araştırırsa, genellikle küçükken altını ıslatan bir amca ya da büyükbabaya rastlar. Ailelerin yüzde 40’ında ise bu durum anne veya babanın kendisinde görülür. Primer enuresis altını ıslatan çocukların yüzde 80’ini oluşturur. Yaş ilerledikçe bu durum kendiliğinden düzelir.
Erkek çocuklar bu sorunla daha çok karşı karşıya kalırlar. Bu durum, erkek çocukların gelişim temposunun yavaş olmasından kaynaklanır. Gerçekten de altını ıslatmanın ana sebeplerinden biri, genelde idrar fonksiyonunun geç gelişmesidir. Çocuk psikiyatristleri burada kısmi matürasyon (olgunlaşma) gecikmesinden bahsederler. Bu, merkezi sinir sisteminin, idrar kontrolü için gerekli olan bölümünün, yeteri kadar gelişmemiş olmasından başka bir şey demek değildir.
Çocuk, uykudayken “mesanenin dolu olduğu” uyarısını yeteri kadar alamaz ve altını ıslatır. Bütün bunlara ilave olarak, altını ıslatan çocuğun uykusunun da ağır olduğunu söyleyebiliriz. Geceleri tuvalete kaldırılan çocukların birçoğu, bu sebeple uykularından uyanamazlar.
Çocuklarda Altını Islatmaya Psikoterapiyle Çözüm
Uzmanlara göre; eğer altını ıslatmalar pek sık değilse, beklemek bir çözümdür. Bazı ailelerde ise bu durum oldukça fazla baskı yapar ve bir doktor yardımına ihtiyaç duyulur. Çocuk psikiyatristleri ve psikoterapistleri, çocuğun gelişimini hızlandırmak amacıyla bir dizi davranış terapisi önerirler. Çocuk vücudunu daha iyi tanımayı ve idrar sinyaline bilinçli olarak tepki vermeyi öğrenir. Bu ancak, çocuğun iyi bir motivasyona sahip olması ve istekli olmasıyla gerçekleşir.
Terapinin temelini, çocuk ve aile arasında gerginlikten uzak, rahat bir ortamın sağlanması oluşturur. İlk adım olarak, çocuğun altını ıslatmadığı geceler düzenli olarak not edilmelidir. Bu tek başına dahi birçok çocuğa yardımcı olur. Temel ilke olarak çocuk, altını ıslatmadığı her geceyi aylık takvime işaretler. Bu durum sadece çocuk ve terapisti arasındadır, anne baba bu takvimle ilgilenmez. Eğer çocuk geçen 3 aya rağmen hala aynı sıklıkta altını ıslatıyorsa, yeni yöntemlere gereksinim duyulur.
Şartlanma: Çocuk, her akşam yatmadan önce, çişi geldiğinde tamamen uyanması gerektiği konusunda şartlandırılır. Bunun için bir formül ezberlemesi de faydalı olur. Örneğin; “Bu gece çişim geldiğinde, hemen tuvalete gideceğim.” Bu zamanla, sık sık bilinçaltından gelen bir uyarı haline gelir.
Geceleri 1 kere kaldırma: Birçok aile geceleri çocuğu tuvalete kaldırma yöntemini uygular. Çocuk yarı uyur bir halde, sallana sallana tuvalete gider. Fakat bu yöntem çocuğa hiçbir şey kazandırmaz. Çocuğun tam anlamıyla uyanık olması gerekir.
Mesane jimnastiği: Çocuk çişini yaparken, sık sık çişini birkaç saniye tutar ve bırakır. Ayrıca yatmadan önce gittiği son iki tuvaleti arasında mümkün olduğunca çok bekler ve sonra çişini bir ölçüm kabına yapar. İdrar seviyesi ne kadar yüksek olursa, çocuk o kadar çok çişini tutmuş demektir. Bu da “kuru kalma güncesine” yazılması gereken bir başarıdır.
Çocuk “Ben çiş torbamın efendisiyim!” diye düşünür. Tüm bu çalışmaların başarılı olmadığı durumlarda, Batı ülkelerinde satılan alarmlı külotlar denenebilir. Bu külot, çocuk çişini yapmaya başladığı anda, kumaşın ıslanmasıyla sinyal vermeye başlar ve çocuk kalkıp, tuvalete gidene kadar çalar. Böylelikle birkaç hafta sonra çocuk, çişi geldiğinde sinyal olmadan da tuvalete gitme alışkanlığını kazanır.
Çocuklarda ileri derecede altını ıslatma
Terapistler, sekonder enuresis’te, yani çocuğun 6 ay ya da daha fazla kuru kalıp, daha sonra altını ıslatmaya başladığı durumlarda, çok farklı bir eğilim gösterirler. Bu sorunun sebeplerinin organik olmadığı kesinleşirse, psikolojik nedenlerden şüphe edilir. Çocuk adeta, mesanesiyle ağlar. Bu sebeple, terapide öncelikle çocuğun geçmiş yaşantısı incelenmelidir. Çocuğu, neyin rahatsız ettiği araştırılmalıdır. Sık olarak karşılaşılan sebeplerden biri, yeni doğan kardeştir. Bu durumda, çocuk kendini ikinci plana itilmiş hisseder. Veya ailenin yeni bir eve taşınmasıyla çocuk alıştığı çevreden ayrılır ve bundan rahatsızlık duyar.
Anne veya babanın alkolik olması, aile içi geçimsizlikler gibi sebepler de, çocuğun bir süre sonra altını ıslatmasına neden olur. Bu gibi sekonder altını ıslatmalarda, öncelikle çocuğun yaşam şartları değiştirilmeli ve ruhsal sorunu çözülmelidir. Burada, tutulan “kuru kalma güncesi’nin yine önemli bir rolü vardır. Bu defterde sadece çocuğun kuru kaldığı veya altına yaptığı günler değil, tüm hayatı bulunmalıdır. Böylece aile ve terapist çocuğu rahatsız eden durumlarla altını ıslatması arasındaki ilişkiyi daha çabuk fark ederler.
Sağlıcakla Kalın.
Keşfetmeye Devam Edin