Hemen her çocuk ara sıra huysuzluk ve yaramazlık yapar. Arkadaşları veya kardeşiyle anlaşamadığı, didiştiği ve hatta kavga ettiği olur. Bu normaldir. Biz yetişkin insanlar olduğumuz halde, kimi zaman bu tür davranışlarda bulunuyoruz. Ancak uyumsuz çocuk bu tanımdan biraz farklıdır. İster anaokulunda, ister ilkokulda, isterse daha büyük sınıflarda olsun, uyumsuz çocuklar hemen göze çarpar.
Uyumsuz Çocukların Özellikleri
Oyunlara katılmayan, arkadaşlarıyla anlaşamayan, hatta kimi hallerde saldırganlaşan, çoğu kez derslerinde başarısız olan bu çocuklar hem öğretmenleri hem de aileleri açısından sürekli ilgi gerektirir. Onları diğerlerinden net biçimde ayıran özellikler şöyle sıralanabilir:
Çok içine kapanıklık veya agresiflik, yaramazlık, laf dinlememe, bile bile kuralları çiğneme gibi davranışlar. Ama bu noktada her çocuğun yaramazlık yapabileceği unutulmamalıdır. Çocuğun diğerlerinden farklı uyumsuz davranışlarının görülme sıklığı ve ağırlığı da önemlidir. Her çocukta gözlenebilen agresif, şımarık veya içine kapanıklık belirtileri, uyumsuz çocuklarda daha ağır ve sık gözlemlenir. . Bu davranışlar süreklilik gösterir. Çevresel ya da kişisel nedenlerle ortaya çıkan uyumsuzluklar bunlar ortadan kalkınca yok olur. Uyumsuz çocuklarda neden, daha gizli veya kökleşmiş olabileceğinden, davranışlar süreklilik gösterir.
Bir de içinde bulunulan yaşın ve gelişim döneminin önemi vardır. İki yaşındaki çocukların hayali arkadaşlarının olması ve bunlarla konuşması, oyun oynaması normal sayılabilecekken, sekiz yaşındakinin bu tür arkadaşlarının olması anormallik belirtisi olabilir. Tuvalet alışkanlığının yeni kazanıldığı iki-üç yaşlarında (hatta beş-altı yaşa kadar) ara sıra yatağı ıslatma normal olarak nitelendirilebilecekken, enurasis (yatak ıslatma) diye adlandırılan durum daha büyük yaşlarda ve süreklilik gösterdiğinde anormaldir. Bütün bunlar uyumsuzluk belirtileridir. Ve çocuğun yaşına ve içinde bulunduğu gelişim dönemine göre değerlendirilmesi gerekir.
Çocuklarda Uyumsuzluğun Nedenleri
Ana-baba tutumu: Anne ve babanın aşırı korumacı veya ilgisiz tutumları çocuğun kişiliğini etkiler. Korumacı tavırlar nedeniyle bireyselleşemeyen ve sorumluluk alamayan çocuk bağımlı bir kişilik geliştirir. Anneye ve babaya bağımlı, grup içine katılamayan, kolay arkadaş edinemeyen bu çocuklar pasiftirler. İlgisiz tutumlar, çocuklarda kendi başına buyrukluk, anti sosyal davranışlar, saldırganlık, laf dinlememe gibi uyumsuzluk belirtileriyle etkisini gösterir. Bunun gibi, tek çocuklu ailelerde şımartma ve her dediğinin yapılması gibi yanlış tutumlar nedeniyle çocuk bencil olur.
Her şeyi elde etmeye alışık olduğundan ve ev içinde her istediği yapıldığından aynı durumun okulda ve arkadaşları arasında da geçerli olmasını bekler. Kapris yapar. Olaylar onun istemediği gibi geliştiği zaman hırçınlaşabilir, düzeni bozucu davranışlarda bulunabilir. Bu durum süreklilik arz ettiğinde uyumsuzluğa bir örnek olabilir. Anne veya babanın ya da her ikisinin çocuğu örselemesi, dövmesi, kötü davranması da çocukta uyumsuz davranışlar oluşmasına neden olur. Saldırganlaşma olabileceği gibi içe kapanma da görülebilir.
Ev içi yaşantılar: Anne-babanın ayrı olması, yeniden evlenmesi, ebeveynler arası geçimsizlik, bunlardan birinin hasta olması veya ölmesi gibi durumlarda çocuğun bu olaylara bir tepkisi olarak uyumsuz olmasına neden olabilir.
Dış etkenler: Bu etkenlere cinsel taciz, kazalar, kaçırılma, bir arkadaşının ölümü girebilir. Çocuktan kaynaklanan nedenler: Çocuğun geçirdiği ağır hastalıklar, ileri ya da düşük zekalı oluşu, psikolojik durumundaki bozulmalar uyumsuz davranışlar göstermesine neden olabilir.
Gelişim dönemleri: İnsanlar yetişkin olana kadar belirli yaşlarda belirli gelişim dönemlerinden geçerler. Birbirini izleyen ve merdiven gibi basamak basamak birbirinin üzerine kurulan bu dönemlerden herhangi birindeki takılma veya saplanmalar ileri dönemlerde ve yaşlarda uyumsuz olarak nitelendirilebilecek davranışlar görülmesine neden olur.
Çocuklarda Uyum Sorunlarının Çeşitleri Var
Uyum bozuklukları çocuklarda çeşitli alanlarda görülür. Bunlardan sadece biri gözlenebileceği gibi, birkaçı bir arada da olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki belirtilerin sıklığı, ağırlık derecesi ve sürekliliği önemlidir.
Davranış bozuklukları: Bu grupta toplanan belirtiler hemen anlaşılan belirtilerdir. Daha çok iki grupta toplanır, bunlardan biri agresifliktir. Çocukta sürekli sinirlilik ve hırçınlık hali egemendir. Arkadaşlarıyla didişir, geçimsiz, kaprisli, kimi zaman saldırgan, oyunbozan ve kavgacıdır. Kimsenin sözünü dinlemez, kuralları bile bile çiğner. Ceza alması onu durduramaz. Bu belirtilere çalma, sigara veya uyuşturucu kullanımı, okuldan kaçma, yaralama gibi suç olarak nitelendirilen davranışlar da eşlik edebilir. Çevreyle olan ilişkilerinde sürtüşme, başkaldırma ve agresiflik hakimdir.
Çocuğun uyumsuzluğunun nedenleri onun içinde çatışma yaratır. Bu çatışma sonucunda içindeki fırtınayı ve öfkeyi dışarı vuran kişi topluma ve kurallara ters düşer, uyumsuz olur. İkinci grupta ise nedenler çocuğun içine kapanmasına ve toplumdan kopmasına yol açar. Güvensiz ve sosyal yönü az olan bu çocuklar grup faaliyetlerine ve oyunlarına katılamaz, sınıf içinde tek başına kalır. İçindeki çatışmalara öylesine dalmış ve olaylar onu öylesine etkilemiştir ki kendine olan güveni sarsıldığından hata yapacağı korkusunu taşıyabilir. Bu da onun insanlardan kopmasına ve içine kapanmasına neden olur.
Duygusal bozukluklar: Bu gruptaki bozukluklar ikinci derecede anlaşılanlardır. İlk başlarda değil de duygusal durumu ağırlaştığında daha çok fark edilir. Çünkü bu kategorideki bozuklukları çocuk içinde yaşadığından çoğunlukla dışarı çok fazla aksettiremez. Ancak bozulmalar arttığında ve boyutlandığında artık davranışlarını da etkilemeye başlar. Bu durumda ebeveyn ve öğretmen anlayabilir.
Bunlar: Korkular, saplantılı düşünce ve davranışlar, tikler, kekemelik, anksiyete denilen ortada somut bir neden olmadığı halde kaygı duyma ve buna eşlik eden çarpıntı, terleme, bayılma hissi gibi bedensel belirtilerdir. Bu tür bozuklukların görüldüğü çocuklarda, çevresel uyumsuzluk fazla olmasa da çatışmalarından dolayı dışa vuramadığı duygularını kendine yöneltirler. Bu nedenle duygusal bozukluklar meydana gelir.
Bedensel bozukluklar: Genellikle duygusal veya davranış bozukluklarıyla birlikte görülür. Tırnak yeme, parmak emme, yatağı ıslatma, dışkı kaçırma veya tuvaletini yapamama, mastürbasyon gibi alışkanlık bozuklukları bu gruba girer.
Çocuklar için yeni ortamlara alışmak kolay değildir. Bazıları uyum sağlamakta zorlanır, içine kapanır ya da saldırganlaşır. Özellikle okulların açıldığı bu dönemde ebeveynlerin bu konuda dikkatli olması gerekir.
Sağlıcakla Kalın.
Özel İçerikler Burada: Diğer Yazıları Kaçırmayın