Çocuklarla uğraşmak, gerçekten çok güç. Her zaman ilginç hikayeler uyduruyor ve zaman zaman yalan söylüyorlar. Genellikle anne babalar çocuklarının bu davranışları karşısında kaygılanıyorlar. Oysa bilim adamları, yalan söylemenin bir zeka gelişimi olduğu konusunda hemfikir.
hepimiz, zaman zaman az çok yalan söyleriz. Kimimiz zor durumda kalmamak, kimimiz yakınlarımızı üzmemek, kimimiz ise gerçeklerden kaçmak için. Çocuklar ise daha fazla ilgi görmek, dikkatleri üzerine çekmek, cezadan kaçmak için ya da hayal güçlerinin zenginliğinden dolayı yalan söylüyorlar. Ancak çoğu, genellikle doğru söylemeyi tercih ediyor. Bu, zaman zaman eğlenceli, bazen de anne baba için utanç verici olabiliyor. Tıpkı kızınızın “Annem, senin yaşlı bir cadı olduğunu söyledi. Bence hiç de yaşlı değilsin” diyerek, komşunuzu teselli etmeye çalıştığında olduğu gibi. Oysa çocuğun bu davranışı, bilim adamlarına göre zeka gelişiminin bir göstergesi.
Nedense yalanın, Çocuğun zeka gelişiminin belirtisi olduğu hiçbir zaman dile getirilmiyor. Çocuklara, yalan söylemenin kötü bir davranış olduğu öğretilerek, hayal güçleri sınırlandırılıyor. Tabii ki bu, “Çocuklarınızı yalana teşfik edin” anlamına da gelmiyor.
Bilim adamlarının bu konuyla ilgili yaptıkları çalışmalar, “yalan”ın çok yorucu bir beyin jimnastiği olduğunu ve beynin üretkenliğini artırdığını gösteriyor. Çünkü, çocuk bir yalanı üretirken mümkün olduğunca gerçekçi olması için beynini yoruyor ve yalan olduğunu ortaya çıkaracak tüm faktörleri ortadan kaldırıyor.
Uzmanlar, her çocuğun az çok yalan söylediğini ve bunun çok normal olduğunu belirterek, şu uyarılarda bulunuyorlar: “Çocukların yalan söylemesi, anne babaları endişeye düşürmemeli. Çünkü, ‘yalan’ eğer kimseye zarar vermiyorsa, tehlikeli sonuçlar doğurmuyor. Aksine, ‘yalan söylemek’, çocuğun hayal gücünün zenginliğinin ve toplum içinde sosyalleşmenin bir göstergesidir. Tabii bu da zekanın bir sonucudur.
Yalan Zekayla Eşdeğer
Çocuklarının yalan söylediğini öğrenen anne babalar bu durumdan büyük bir utanç duyuyorlar. Anne babalar, kendilerini sorgulayarak, nerede hata yaptıklarını merak ediyorlar. Aslında bu konuda endişeye kapılmaları çok yersiz. Çünkü bilim adamları, çocuğun yalan söylemesinin anne babanın yaptığı bir hatadan kaynaklanmadığını belirtiyor. Aslında çocuğun söylediği yalanlar, onun zeka seviyesi hakkında ip uçları veriyor. Bu nedenle anne babalar, kendilerini suçlamak yerine, çocuğun zekasıyla gurur duymalılar.
Yalan önce öğrenilmeli
Yalanın, yaşamanın bir kuralı olduğunu söyleyen Pedagog Nurten Öncel sözlerini şu şekilde açıklıyor: “Çocuklar gerçekle oynayarak, şekillendirmeyi öğrenmeli”. Sosyolojik açıdan bakıldığında, “yalan” çocuğun topluma uyum sağlaması için gerekli bir faktör olarak tanımlanıyor. Ancak, bunun için çocukların öncelikle yalan söylemeyi öğrenmeleri gerekiyor. Pedagoglar; “Doğruluk bazen anne ve babaları bile zor duruma sokuyor.” diyerek şu örneği veriyor: “Aaa! Siz babamın her gÛin lanet okuduğu patron musunuz?” Ancak, çocuklar 6 yaşından itibaren nezaketen yalan söylemeleri gerektiğini anlıyorlar. Çocukların, beyaz yalanlar söylemeye başlamaları, onların kendilerini başkalarının yerine koyabildiğinin açık bir göstergesi.
Yalan, çocukları olgunlaştırıyor
Bilinçli olarak ilk kez yalan söyleyen çocuklar, gelişimlerinde büyük bir adım atmış oluyorlar. İlk yalanlar, gerçek ve yalan arasındaki farkın anlaşıldığını işaret ediyor. Aynı zamanda hayal güçlerini gerçekle özdeşleştirebildiklerinin de bir ifadesi oluyor. Yani gerçeğe yakın yalanlar üretebiliyorlar. Tüm bu beceriler, aslında yalan kabiliyeti olan çocukların ne kadar zeki olduklarını gösteriyor.
Yalan, imajı koruyor
Bilim adamları, öz güvenin artmasıyla yalanların da çoğaldığını belirtiyorlar. Ne de olsa yalan söyleyen bir çocuk, belli bir noktada kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Ve aynı zamanda da hayatın getirdikleriyle yüzleşebiliyor. Pedagog Nurten Oncel çocuğun yalana başvurmasını şöyle açıklıyor: “Çocuğun yalan söylerken iki amacı var. Bunlardan ilki varolan bir suçtan kurtulması. Diğeri ise, söylediği hayal ürünü sözlerle dikkatleri üzerinde toplamak istemesi. Bazen de ailelerine karşı kendi imajlarını sarsmamak amacıyla yalana başvurabiliyorlar.’ Çocuk, ailesinin güvenini sarsabilecek ve tehdit edecek her unsuru, aklını kullanarak (yani yalan söyleyerek) ortadan kaldırıyor. Örneğin; evine geç vakitte dönen çocuk, annesine söz verdiği saatte gelmediğinden, öz güvenini ve imajını korumak için yalana başvurabiliyor. Aslında arkadaşında bilgisayar oynamaya dalan çocuk, “Eve gelirken anahtarımın cebimde olmadığını fark ettim ve yolda düşürmüş olabileceğimi sanarak, tüm yolu geri dönüp, anahtarımı aradım” açıklamasını yapabiliyor.
Çocuğun kendisini korumak amacıyla söylediği bu yalanlar, bir taraftan onun yaşamını kolaylaştırırken, diğer taraftan da onu yetişkinler dünyasına hazırlıyor. Çünkü yetişkinler de yaşamını kolaylaştırmak ve çevresiyle olumlu ilişkiler kurabilmek için yalan söylüyor. Ancak söylediği yalanlarda bir mantık zincirinin olmasına dikkat ediyor. Pedagoglar: “Sadece çocuklar değil, biz yetişkinler de yalan söylerken aslında bir yerde beynimizi çalıştırarak, onun sağlıklı işlemesini ve gelişmesini sağlıyoruz” diyerek yalanın zeka gelişimindeki etkisini vurguluyor.
Sağlıcakla Kalın.
Özel İçerikler Burada: Diğer Yazıları Kaçırmayın