Sonunda bebeğiniz dünyaya geldi ve siz artık normal yaşamınıza dönebilirsiniz. Peki lohusalık döneminde nasıl korunmalısınız? Lohusalık dönemi, bebeğin doğumunu takiben plasentanın zarları ve amnios sıvısının ana rahminden tümüyle atılmasıyla başlar ve ondan sonraki altı haftayı kapsar. Bu dönem içinde hamilelikte meydana gelen bütün değişiklikler yavaş yavaş geriler. Anne, süt verme fonksiyonları dışında tamamen gebe olduğu dönemin öncesine döner.
Eğer emzirme fonksiyonunda bir problem yoksa memelerdeki süt bezlerinde ve kanallarında gelişmeler ve süt salgılaması sonucu (bebeğin meme başındaki emme refleksi de buna yardım eder) süt verme fonksiyonu aylarca devam eder. Süt verme fonksiyonu sırasında salgılanan prolaktin denen hipofiz hormonu yüksek oranda mevcut olduğundan, yumurtalıklarda her ay gerçekleşen yumurtlama fonksiyonu prolaktinin etkisi altında baskılanır.
Normal zamanda da gebe olmayan bir kadında prolaktin yüksekse, hipofizdeki FSH ve LHY hormonları baskılar ve gebe kalma söz konusu olmaz. Süt salgılatan bu hormonun vücuttaki seviyesi bazen o kadında yumurtlama fonksiyonunu baskılayamayabilir. Bu nedenle de koruyucu etki göstermeyebilir. Halk arasında bilenen “emziren kadın gebe kalmaz” düşüncesi kısmen doğrudur, çünkü emziren kadında prolaktin yükselir, prolaktin de FSH ve LHY hormonlarını baskılayarak yumurtlama fonksiyonunu durdurur.
Fakat bu prolaktin yükselmesi her zaman yeterli seviyede olmayabilir, dolayısıyla FSH ve LHY Üzerindeki baskılama yeterli gelmeyeceğinden gebe kalma riski olur. Emzirmenin koruyuculuğuna yüzde 100 güvenilemez. Ama çoğu kez koruma fonksiyonu da vardır. Fakat koruma sadece anne bebeğini emzirdiği sürece söz konusudur.
Lohusalıkta cinsel yaşam
Lohusalıkta cinsel aktivite yeni anne olmuş kadının kendini hazır hissedip hissetmemesine bağlıdır. Kadın buna hazırsa cinsel yaşantısı hemen başlayabilir.
Sezaryenle doğum yapmış kadını, cinsel ilişki sırasında karnındaki kesiğe uygulanan baskı rahatsız etmiyorsa, kadın cinsel yaşantısını devam ettirebilir. Ancak bu baskıdan rahatsız olursa cinselliğe henüz izin verilmez. Yani lohusalık döneminde kadında tam bir iyileşme olmadığı takdirde cinsel aktiviteye başlaması pek doğru olmaz.
Uzmanlar yeni doğum yapmış ve kendi isteğinin dışında zor kullanılarak ya da tamamen eğitimsizlik, kabalık nedeniyle cinsel temasa zorlanmış kadınlardan söz ediyor. Perinesinde dikiş olan kadının cinsel temas sonucu dikişlerinin yırtılma veya açılmasından dolayı enfekte vaziyette gelen hastaların olduğunu da ekliyor.
Lohusalıkta hamilelikten korunma
Uzmanlar lohusalıkta korunma konusunda, bir doktorların önerdiği, bir de halkın kendi kendine uyguladığı yöntemlerden söz ediyor. Türkiye’de, özellikle kırsal kesimde daha çok geri çekilme yönteminin uygulandığını, kentsel kesimde ise bu yöntemin gittikçe azaldığını belirtiyor: “Halk bu yöntemi çok denemiş ve çok güvenmiş, çünkü bu en basit, en pratik metot, burada ilaç kullanmaya gerek yok. Belirli günlere dikkat etmeye de gerek yok, diye halk bunu çok sık kullanılıyor.
Burada erkek tam boşalmadan geri çekilir. Halkın inanışına göre de erkek tam boşalmalıdır ki hamilelik meydana gelsin. Oysa ilk hazırlıktaki kaygan prostat sıvısında bile bir kadını gebe bırakabilecek kadar sperm vardır”. Doğumu izleyen iki – dört hafta içinde yumurtlama fonksiyonu geri gelebileceği için gebe kalınabileceğinin bilincinde olunmalıdır. Kadın özellikle emzirmiyorsa, iki – dört hafta içinde adet görmeye başlayabilir. Bazen emzirmeye rağmen de adet görülebilir. Emziren kadınlar genellikle adet görür; fakat prolaktin yüksekliği bazen adet görmeyi önleyecek, bazen de yumurtlamayı da kesecek kadardır. Dolayısıyla bu “adet görmüyorum, yüzde 100 korunuyorum” anlamına gelmez.
Türkiye’de ne yazık ki bütün tanıtımlara rağmen kondom (prezervatif) kullanmak pek yaygın değildir. Kişiler prezervatifi, korunmadan ziyade cinsel temasla geçen Hepatit B, AIDS gibi hastalıkları önlemek için tercih ediyor. Yani prezervatif birçok kimse tarafından korunma telaşı yüzünden kullanılmıyor. Lohusalık döneminde uygulanabilecek korunma iki şekilde ayırılabilir. Hem normal doğumlarda hem de sezaryenlerde uygulanabilen korunma yöntemlerinin yanı sıra, sadece normal doğumlarda ve sadece sezaryenlerden sonra uygulan yöntemler de vardır.
Normal doğum sonrası gebelikten korunma
Genel olarak sıralanırsa normal doğumdan sonra halk arasında sütün koruyuculuğuna çok güvenenler, geri çekilme yöntemini yaygınca kullananlar, prezervatifle korunma yöntemini seçenler ve vaginal (sperm öldürücü) jel, krem kullananlar vardır. Türkiye’de çok yaygın olmamak üzere servikal diyafram kullananlar da mevcuttur. Bu diyaframlar bazen cinsel temastan sonra hemen, bazıları da 24 saat sonra çıkarılabilir.
Kadın bu diyaframı kendisi rahim ağzına itebilir, böylelikle bir bariyer oluşur. Bazı diyaframlarda sperm öldürücü hormonel bir takım aktivitelerde vardır. Bu yöntem dünyada da uygulama açısından pek yaygın değildir. Doğumdan sonra ki iki – dört haftalık dönem riskli olduğundan doğum kontrol hapları kullanılır. Emziren kadınlarda doğum kontrol haplarının kullanılıp kullanılamayacağı biraz çelişkilidir. Çünkü belirli oranda süt ile çocuğa hormon geçeceği için bazı doktorlar bu yöntemi önermiyor. Bazıları ise kısa bir ara verdikten sonra kullanmayı tavsiye ediyor.
Doğum sonrası doğum kontrolü
Kadın, doğum yaptıktan iki hafta sonra pelvis küçülür, artık karın da belli olmaz. Dört hafta sonra ise pelvis tamamen hamilelik öncesi boyutlarına gelir. Bu nedenle bu süreden sonra bir rahim içi araç takılabilir. Türkiye’de yine bir türlü yaygınlaşmayan lokal anestezi ile yapılan mini laparatomi yöntemi vardır. Yöntemin ne olduğuna gelince; doğum sonrasında, rahim hemen veya o gün göbek hizasında olduğundan göbek altından yapılan iki santimlik bir kesi ile batına girilip, oradan tüpler yakalanıp bağlanır.
Fakat laparatomi yöntemi ancak birkaç çocuğu olanlarda uygulanabilir. Bu yöntemi ise çok az kişi uygulatmaktadır. Bunun dışında lohusalıkta altı hafta geçtikten sonra laparaskopla bağlama yöntemleri mevcuttur. Laparaskop denen endoskopik cihazda kadının karnına sadece delik açılır ve büyük cerrahi müdahale gerektirmeden, daha teknik çalışılarak tüpleri bağlanır. Lapraskopla bağlama yöntemi ister klips takarak, ister bağlayıp keserek uygulanır. Fakat bu yöntem geri dönüşümlü bir metot değildir.
Kadın yeniden çocuk doğurmak istediğinde tekrar mikro cerrahi yöntemi ile tüplerini açtırması gerekir. Ya da doğrudan tüp bebek merkezlerine giderek tüp bebek yaptırmalıdır. Laparaskopla bağlama yöntemi hemen normal doğumdan sonra kullanılabilecek bir yöntemdir. Doktorlar bu yöntemi özellikle genç annelere ve yeterli sayıda çocuğu olmayanlara önermezler.
Sezaryen sonrası doğum kontrol
Sezaryenle doğum yapan bir kadın kalıcı sterilizasyon isterse, bebek alındıktan sonra batını kapatmadan tüplere klips takarak ya da bağlayıp keserek kalıcı bir sterilizasyon (kısırlaştırma) uygulanabilir. Sezaryenle doğum sonrası korunmada, normal doğum sonrası yöntemler de uygulanabilir. Sezaryenle doğum yapan kadın bazen, sezaryen bitiminde, bazen de doğumdan bir ay sonra spiral taktırabilir. Eğer anne bebeğini emzirmeyecekse, doğum kontrol hapları da kullanabilir.
Erkek açısından korunma
Erkek açısından korunma yöntemi olarak prezervatif vardır. Erkeklerde vazektomi de bir başka korunma yöntemidir. Vazektomi erkek kanallarının bağlanmasıdır. Hekimler, bu kanal bağlamaları erkeklerde çok fazla tavsiye etmiyor. Yapılan araştırmalarda erkeklerin kanallarının bağlanması, spermatogenez denilen sperm oluşumunu da olumsuz yönde etkilediği ortaya çıkmıştır.
Bu işlemi yaptıran kişi yeniden çocuk sahibi olmak istediğinde mikro cerrahi ile kanallarını açtırmalıdır, ama spermatogenez de olumsuz etkilendiği için kanal mikro cerrahi ile tekrar açılır hale gelse bile bu kez spermatogenezde çeşitli düzeylerde hasar olabilir. Bu kadında aynı şekilde olmaz. Kadında hamilelik fonksiyonları da yüzde 50 – 80 oranında geri gelir. Erkeklerde bu oran çok daha düşüktür, kanalların ne kadar uzun süre bağlı olduklarına göre bu yüzde 20 – 30’lara düşer.
Sağlıcakla Kalın.
Hayal Gücünüzü Besleyin: Benzer Konulardaki Bağlantıları İnceleyin